Diyabetik Retinopati

Diyabetik Retinopati

Diyabetik Retinopati Nedir? Belirtileri, Tedavisi ve Korunma Yolları

Diyabet (şeker hastalığı), milyonlarca insanı etkileyen ve kontrol altında tutulmadığında vücutta ciddi hasarlara yol açabilen kronik bir hastalıktır. Bu hasarlardan en sık ve en ciddi şekilde etkilenen organlardan biri de gözlerimizdir. Diyabetik retinopati, diyabetin gözün sinir ağı tabakası olan retinada yarattığı tahribatın adıdır ve çalışma çağındaki bireylerde en önde gelen önlenebilir körlük nedenidir. Bu rehberde, diyabetik retinopatinin ne olduğunu, belirtilerini, evrelerini, en güncel tedavi yöntemlerini ve en önemlisi bu ciddi komplikasyondan nasıl korunabileceğinizi detaylı bir şekilde ele alacağız.

Diyabetik Retinopati Nedir?

Diyabetik retinopati, kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesi sonucu, gözün arka kısmında bulunan ve görmeyi sağlayan sinir tabakası olan retinadaki kılcal kan damarlarının hasar görmesidir. Yüksek kan şekeri, bu ince damarların duvarlarını zayıflatır, tıkanmalarına veya sızıntı yapmalarına neden olur. Vücut, hasar gören bu damarların yerine yeni kan damarları oluşturmaya çalışır ancak bu yeni damarlar oldukça zayıf ve anormal yapıda oldukları için kolayca kanayarak daha ciddi sorunlara yol açarlar.

Belirtiler ve Teşhis Yöntemleri

Diyabetik retinopatinin en tehlikeli yanı, genellikle ileri evrelere gelene kadar belirgin bir belirti vermemesidir. Bu nedenle diyabet hastalarının düzenli göz kontrolü yaptırması hayati önem taşır. Hastalık ilerledikçe ortaya çıkabilecek belirtiler şunlardır:

  • Görme keskinliğinde yavaş yavaş veya ani bulanıklaşma.
  • Göz önünde uçuşan noktalar, lekeler veya “örümcek ağları”.
  • Renklerin soluk veya cansız algılanması.
  • Görme alanında karanlık bölgeler.
  • Ani görme kaybı.

Teşhis Yöntemleri: Teşhis, bir göz hastalıkları uzmanı tarafından yapılan detaylı göz dibi muayenesi ile konulur. Doktor, göz bebeğini damlalarla büyüttükten sonra özel mercekler kullanarak retinayı inceler. Gerekli durumlarda, damarlardaki sızıntıları ve hasarı net bir şekilde görmek için Fundus Anjiyografisi (FFA) veya merkezi görmeden sorumlu makula bölgesindeki sıvı birikimini (ödem) ölçmek için OCT (Optik Koherens Tomografi) gibi ileri tetkikler kullanılır.

“Retinopati belirtilerinde erken başvuru ve düzenli takip, kalıcı görme kaybının önlenmesinde kritik öneme sahiptir.”

Hastalığın Evreleri ve Türleri

Diyabetik retinopati genel olarak iki ana evreye ayrılır:

  1. Non-proliferatif Diyabetik Retinopati (NPDR): Bu erken evredir. Retinadaki kılcal damarlarda mikroanevrizma adı verilen küçük baloncuklar oluşur ve damarlardan sıvı sızıntıları başlayabilir. Bu evrede genellikle belirgin bir görme şikayeti olmaz.
  2. Proliferatif Diyabetik Retinopati (PDR): Bu ileri evredir ve çok daha risklidir. Retina yeterince kan alamadığı için, vücut yeni kan damarları oluşturmaya çalışır (neovaskülarizasyon). Ancak bu yeni damarlar anormal ve kırılgandır, kolayca kanayarak göz içinde ciddi kanamalara (vitreus hemorajisi) ve retina dekolmanına yol açabilirler.

Diyabetik Makula Ödemi (DMÖ): Retinopatinin herhangi bir evresinde ortaya çıkabilen ve görmeyi en çok tehdit eden durumdur. Hasarlı damarlardan sızan sıvının, merkezi ve net görmeden sorumlu olan makula bölgesinde birikerek şişmesine neden olmasıdır. Bulanık ve dalgalı görmenin en sık nedenidir.

Tedavi Seçenekleri ve Cerrahi Yaklaşımlar

Diyabetik retinopati tedavisinin temel amacı, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve mevcut görmeyi korumaktır.

  • Argon Lazer (Panretinal Fotokoagülasyon): Genellikle proliferatif (ileri evre) retinopatide kullanılır. Lazer ışınları ile retinadaki anormal damar bölgeleri yakılarak yok edilir ve kanama riski azaltılır. Bu tedavi görmeyi artırmaz, aksine daha fazla kaybı önlemeyi hedefler.
  • Göz İçi İğne (Anti-VEGF Enjeksiyon) Tedavisi: Özellikle diyabetik makula ödemi tedavisinde altın standarttır. Göz içine çok ince bir iğneyle, anormal damar gelişimini ve sızıntıyı tetikleyen VEGF adlı maddeyi bloke eden ilaçlar enjekte edilir. Göz uyuşturulduğu için işlem genellikle ağrısızdır ve görmeyi stabil tutmada, hatta artırmada oldukça etkilidir.
  • Vitrektomi Ameliyatı: Göz içinde yoğun kanama olduğunda veya retina dekolmanı gibi ileri komplikasyonlar geliştiğinde başvurulan cerrahi bir yöntemdir. Bu ameliyatla göz içindeki kan ve çekinti yapan zarlar temizlenir.

Korunma, Kontrol ve Yaşam Tarzı

Diyabetik retinopatiden korunmanın ve ilerlemesini yavaşlatmanın en etkili yolu, diyabetin kendisini kontrol altında tutmaktır.

  • Kan Şekeri Kontrolü: Kan şekerinin hedeflenen aralıkta tutulması en önemli adımdır. 3 aylık kan şekeri ortalamasını gösteren HbA1c değerinin %7’nin altında olması hedeflenir.
  • Sistemik Risk Faktörleri: Yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve yüksek kolesterol, retinopati riskini artıran diğer önemli faktörlerdir. Bu durumların da kontrol altında tutulması gerekir.
  • Düzenli Göz Muayenesi: Her diyabet hastasının, şikayeti olmasa bile yılda en az bir kez detaylı göz dibi muayenesi yaptırması zorunludur.
  • Gebelik: Hamilelik, retinopatinin ilerlemesini hızlandırabilir. Bu nedenle diyabetli bir kadın hamile kalmayı planlıyorsa veya hamile ise, göz doktoru tarafından daha sıkı takip edilmelidir.

 Uyarı: Her şeker hastası, tanıyı aldığı andan itibaren ve sonrasında yılda en az bir kez retina muayenesine gitmelidir.

Prognoz, Riskler ve Maliyet

  • Körlük Riski: Tedavi edilmediği takdirde, proliferatif diyabetik retinopati kalıcı körlüğe yol açabilir. Ancak erken teşhis ve düzenli tedavi ile bu risk büyük ölçüde azaltılabilir.
  • Tedaviye Rağmen Görme Kaybı: İleri evre vakalarda veya makulada kalıcı hasar oluşmuşsa, tedaviye rağmen bir miktar görme kaybı kalabilir. Tedavinin asıl amacı daha fazla kaybı önlemektir.
  • Maliyet ve SGK: Göz içi iğne tedavileri ve vitrektomi gibi modern tedaviler maliyetli olabilir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), bu tedavileri üniversite ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim-araştırma hastanelerinde belirli rapor ve onay süreçleri dahilinde karşılamaktadır. 2025 yılı ve sonrası için özel hastane ücretleri değişiklik gösterebilir.

 İpucu: HbA1c değeri %7’nin üzerine çıktığında retinopati riski katlanarak artar. Bu durumda endokrinoloji ve göz doktorunuzun önerileriyle tedavi planınızı gözden geçirmeniz kritik önem taşır.

 Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

  • Diyabetik retinopati nedir? Diyabetin (şeker hastalığı) gözün sinir ağı tabakası olan retinadaki kılcal damarlara hasar vermesiyle ortaya çıkan ciddi bir göz komplikasyonudur.
  • Kan şekeri yüksekliği göze ne yapar? Retinadaki ince kan damarlarının duvarlarını zayıflatır, sızıntı yapmalarına, tıkanmalarına ve kolayca kanayabilen anormal yeni damarların oluşmasına neden olur.
  • İlk belirtiler nelerdir? Genellikle başlangıçta belirti vermez. İlerlediğinde bulanık görme, uçuşan lekeler ve renkleri soluk görme gibi şikayetler başlayabilir.
  • Teşhis nasıl konulur? Bir göz doktoru tarafından yapılan damlalı, detaylı göz dibi muayenesi ile konulur. OCT ve FFA gibi ileri tetkikler de kullanılabilir.
  • Tamamen tedavi edilebilir mi? Retinopati tamamen “yok edilemez” ancak ilerlemesi modern tedavi yöntemleriyle (lazer, iğne) büyük ölçüde durdurulabilir ve mevcut görme korunabilir.
  • Lazer görmeyi artırır mı? Argon lazer tedavisinin birincil amacı görmeyi artırmak değil, hastalığın ilerlemesini ve daha fazla görme kaybını önlemektir.
  • Göz içi iğne acıtır mı? Göz, damlalarla tamamen uyuşturulduğu için işlem sırasında acı hissedilmez. Sadece çok hafif bir basınç hissi olabilir.
  • Nasıl korunulur? En iyi korunma yolu; kan şekerini, tansiyonu ve kolesterolü kontrol altında tutmak ve yılda en az bir kez düzenli göz muayenesi olmaktır.
  • Diyabet hastaları ne sıklıkla göz muayenesi olmalı? Herhangi bir şikayet olmasa bile, Tip 2 diyabet hastaları tanı anında, Tip 1 diyabet hastaları ise tanıdan sonraki 5 yıl içinde başlamak üzere yılda en az bir kez muayene olmalıdır.
  • Retinopati körlüğe neden olur mu? Evet, tedavi edilmediği ve kontrol altına alınmadığı takdirde diyabetik retinopati, önlenebilir körlüğün en önemli nedenlerinden biridir.

 Ekstralar

Diyabetik Retinopati Tedavi Yöntemleri Tablosu

Yöntem Kullanım Alanı Uygulama Şekli Avantajları Dezavantajları
Argon Lazer Proliferatif (ileri evre) retinopati Poliklinik şartlarında göze lazer uygulanması Anormal damar gelişimini ve kanama riskini azaltır, ilerlemeyi durdurabilir. Görmeyi artırmaz, görme alanında daralma yapabilir.
Anti-VEGF İğne Diyabetik Makula Ödemi, Proliferatif Retinopati Göz içine düzenli aralıklarla enjeksiyon Makula şişliğini azaltır, görmeyi stabil tutar veya artırabilir. Tekrarlayan enjeksiyonlar gerektirir, düşük de olsa enfeksiyon riski taşır.
Vitrektomi İleri göz içi kanama, retina dekolmanı Ameliyathanede yapılan mikrocerrahi müdahale Göz içindeki kanı temizleyerek görmeyi kurtarabilir. Ciddi bir ameliyattır, komplikasyon riski ve uzun iyileşme süreci vardır.

Uzman Alıntısı:

“Diyabetik retinopatide en etkili müdahale, hastanın endokrinoloji uzmanıyla birlikte kan şekeri kontrolünü sağlaması ve göz doktoruyla birlikte retina takibini ve tedavisini eş zamanlı olarak yürütmesidir.” — Uzm. Dr. Ayşe Demir

Diyabet ve Göz Sağlığı

Diyabetik retinopati, diyabetin en ciddi ancak en önlenebilir komplikasyonlarından biridir. Unutmayın ki, gözlerinizde meydana gelen hasar, vücudunuzun geri kalanındaki damar sağlığının da bir yansımasıdır. Bu nedenle, iyi bir diyabet yönetimi sadece gözlerinizi değil, tüm vücudunuzu korur. Düzenli kontroller ve erken müdahale ile diyabetle sağlıklı bir şekilde görerek yaşamak mümkündür.

 Diyabet hastasıysanız veya retinopati belirtileri yaşıyorsanız, görme kaybını önlemek ve doğru tedavi planını oluşturmak için vakit kaybetmeden bir göz hastalıkları uzmanına başvurmanız önerilir.

 

Opening Hours